Bedensel Engelliler
Dayanışma Derneği (BEDD) kurucusu ve Başkani Kemal Demirel’in yaşam öyküsü sadece bir
ömrün nasıl bir azimle geçtiğini anlattığı için kıymetli değil, aynı zamanda azmin
mutlak karşılığını bulacağını gösterdiği için de çok kıymetli ve eşsiz. Bu
zafer öyküsüne Kemal Demirel’in kendi ifadesiyle şahit olmak bizler için daha
anlamlı olacağı için kalemi Kemal beye emanet ettim ve aşağıdaki eşsiz hikaye
çıktı ortaya :
“Kişi yaşam evresinde bazen
inanılmazları ve mucizeleri yaşamaktır, aynen kendi yaşamımda olduğu gibi. 10
yaşında Zeynep Kamil Hastanesi’nde yapılan yanlış omurilik ameliyatı ile belden
aşağımın felç kalmasıyla birlikte, on bir sene süren hastane hayatım geçirdiğim
en zor devrelerden biriydi. O dönem babamın vefatı ile ailemin dağılması ayrı
bir sürpriz oldu yaşamında.
Bir çocuk ruhu ve donukluğu ile o dört
duvar arasında hastaneden çıkacağım 1981 yılını bekledim. On bir yıl aradan
sonra hastaneden taburcu olduğumda, hastane çıkış kapısında tanımadığım bir
dünya ile karşılaştığımda ayrı bir korkuya kapıldım. Sanki hastanede
güvendeydim, şimdi ne olacaktı. Tanımadığım dünyada yaşam mücadelesine girerken
olası kayıp ve kazançlarımın düşüncesindeydim.
Eve geldiğimde kendimi hapsetmiştim,
dışarı çıkmaktan ve insanların benimle alay etmesinden endişe ediyordum.
Beynimi dondurup yarım yamalak okuma yazmamı ilerletmeye ve kendimi
geliştirmeye gayret etmeye başladım. Hayat devam ediyordu ve ruhum ‘bir şeyler
başarmalıyım’ inadındaydı. Daha sonra
bir daktilo aldırdım. Kendimce bir şeyler karalamaya ve bunları gazetelere, radyolara
göndermeye başladım. Yazılarım gazetelerde ve radyolarda yayınlanmaya
başlayınca yüzlerce mektup almaya başladm… Mektuplara cevap yazarken,
dostluklar kurarken, kendimi engelliler yararına mücadelenin içinde buldum.
Hayatımda pek çok gelişme hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı.
Bir gün kapı çaldığında, seçim
görevlisi güzel bir genç bayanı evimde kayıtlar için konuk ederken, onunla
ileriki yaşamımda evlenip, biri kız 2 çocuk sahibi bir baba rolüne kavuşacağımı
nereden bilebilirdim, düşünmek bile hayaldi. Evet, seçimin getirdiği bereket
ile 2 yıl arkadaşlığımız oldu ve baktı ben nazlanıyorum, evlenmeye niyetim yok,
1989 yılının bir sonbahar sabahı saat 7.30 da beni kaçırdı. Biz zoru başardık
ve evlendik. Şu an 15 yaşında üstün zekalı Emirhan adında delikanlı bir oğlum,
bir de 13 yaşında, canavar gibi bir kızım var ve ona aşığım.
Benimle evlendiği için kendi evladını
reddeden eşimin ailesi, çocuklarımız olmasına rağmen ancak 12 yıl aradan sonra
kızlarını kabul etmek zorunda kaldılar, ama beni hala kabullenmediler. Dert
etmiyorum. Önemli olan 23 yıl boyunca sağlıklı süren evliliğimdi ve
hedeflediğim ilkelere varabilmemdi.
1993 yılında eşimle beraber 7 arkadaş
Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’ni kurduk. Sene 2012; geçmişi ve
bugünü, on bir yıl süren hastane hayatımdan sonra geldiğim konumu düşünüyorum.
Verdiğimiz mücadele sonucu dev eserlere imza attık. Binlerce engelli
kardeşimize yardım edebilmenin gururunu ve sevincini yaşadık. Belki de en
güzeli, hayatı tehlikede olan veya tekerlekli sandalye ile yaşamını sürdüren ve
ekonomik durumu yeterli olmadığı için ameliyat olamayanlara umut olmak ve onların
yürümelerini sağlamak oldu.
Merkezi kararlarla bu işin olamayacağı
kanısıyla 10 yıl önce yollara düştüm. 10 yıldan beri her hafta bir ilde o ilin
Valisi, Kaymakamı ve Belediye Başkanı ile derneğimizin topladığı yardımları
dağıtmaya başladık. Hiç ara vermeden sürdürülen bu serüvende kar, kış, heyelan,
çığ ve araçlarla takla atmalara rağmen yolları büyük bir aşkla katettim. 75 il,
yüzlerce ilçeye ulaştık. Yollar hala beni bekliyor.
Evim çok yakın ancak gece gündüz süren
çalışmalarımdan dolayı 2 yıldır gidemiyorum, çocuklarımı ancak eşim getirdiğinde
görebiliyorum. Beni anlayışla karşılayan ve büyük özveride bulunan saygı değer
eşime bu arada şükran borçluyum. Kendisine bu yola çıkarken, benim çocuklarımın
çok şanslı olduğunu ancak benden yardım bekleyen binlerce çocuğumun daha
olduğunu belirterek beni anlayışla karşılamasını istedim.
Bugün yeni projeler geliştirmeye devam
eden derneğimiz artık uluslararası boyutlarda kendinden söz ettirmektedir.
165'i Devlet ödülü olmak üzere 300'ün üzerinde ödül aldık. Büyük başarılar elde
ettik. Kurucusu olduğum dernekte halen genel başkanlık yaparken, yaşadığım
sürece ülkeme hizmet etmeye ve gerekirse ülkeyi karış karış dolaşarak yardım
dağıtımaya devam edeceğim. Hayatımdan kesitler vermemin nedeni, beni tanımanıza
dair isteğim. İnsan yaşamında neler olduğunu ve her şeye rağmen hayatın devam
ettiğini görüyoruz. Bütün zorluklara rağmen yaşamın üstesinden gelip ayakta
kalmayı, başarılar elde etmeyi, çevremize umut olmayı becerebiliriz. Yeter ki
sevgi ve aşk içimizden eksik olmasın. Bana
acımanız için bu satırları yazmadım. Çünkü ben çok güçlüyüm. Belki tekerlekli
sandalyede 42 yıldır hayatımı sürdürüyor olabilirim ama çoğu insana nasip
olmayan bir aşkı ve hayatı yaşıyorum”
İşte tam da bu
nedenle, hoyrat olmak yerine teşvik edici olmalıyız, acımak yerine fiilen mücadelelerine
ortak olmalıyız, bazı sözde derneklerin zengin çay ve yemek davetlerine
katılmak yerine amaç uğruna terlemeyi ilke edinmiş BEDD gibi derneklerin faaliyetlerine
destek vermeliyiz, tek kişilik billboard olup böyle derneklerin halk arasında adının
duyulmasını sağlamalıyız.
Yine Kemal
Demirel’in gönül sesiyle sonlandıralım bu yazımızı: Her bir yolun kendine özgü hikâyesini
dinlemek ve yerinde görmek adamı adam gibi yapıyor be dost...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder