Türkiye’de halladilmesi gereken onca mesele varken Orman
ve Su İşleri Bakanlığı’nın Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik tasarısını
aceleyle Meclis’e sunmasıyla ortalık karıştı. “Sokaktaki hayvanları doğal
ortamlarına kavuşturacağız” bahanesiyle toplamak, ormanlık alanlara yığmak ve
burada birbirlerini yemeye terk etmekten öte bir anlam taşımayan değişiklik
tasarısı ile ilgili pek çok yazı yazıldı, pek çok hayvan dostu sivil toplum örgütü
sokaklara döküldü, Taksim’de kocaman bir eylem düzenlendi. Tüm bu faaliyetlerin
tek hedefi, tasarı Meclis’ten geçmeden karar alıcıların vicdanlarına
dokunmaktı. Yakında tasarı Meclis’ten geçer ve yasalaşır. İşte bu yazıda biz de
bu tasarı’nın meclisten, vicdanlar devre dışı bırakılarak, değişikliğe
uğratılmadan geçirilmesi durumunda toplumda karşılaşacağımız olası tabloyu bir
çizmek istedik.
-Hayvan düşmanları önceden Belediyelere defalarca telefon
ederek, Belediye ekiplerinin sokak köpeklerini toplamalarını sağlıyorlardı. Bu
defa hayvan kıyımı, toplu halde ve devlet eliyle yapılacağı için daha bir mutlu
olacaklardır. Artık, hayvanlar toplanırken zevkle seyre dalanların bir paket sigara
tellendirmeleri vaciptir -Sokak hayvanları ekiplerce toplanırken hayvan
dostları ile aralarında ne türden bir münakaşanın çıkacağını kestirmek zor.
Tabanca çekip birbirlerini vurmayacakları, kaş-göz yarmayacakları ne malum -Ördeğe,
eşeğe ve diğer hayvanata rahatlıkla tecavüz eden bir takım adamlar tüm sokak
hayvanları toplandığında tecavüz edecek kimi bulacaklardır? Komşunun
karısı-kızı, yakın akraba falan kendini savunsun -Tasarı’da değişikliğin
gerekçelerinden biri olarak da sokak hayvanlarının kaka ve çişleriyle çevreyi
pisletmeleri gösterildi. Bu tasarı yasalaştığında bir hayvan dostu kakasını bir
ağacın dibine yapan bir vatandaşı gördüğünde acep ne olacak, bu vatandaş
kakasını yapmayı tamamlayabilecek mi yoksa bu hayvanseverin hışmına mı
uğrayacak? -Pek çok Belediye zaten uzun bir süredir hayvanları toplayıp,
gözlerden uzak ormanlık alanlara götürüp, kaderlerine terk ediyor, buralarda da
hayvanlar açlıktan birbirlerini yiyiyorlar. En iyi ihtimal, çok göz önünde olan
belediyeler ise bu sokak hayvanlarını geçici hayvan barınaklarına
gönderiyorlar. Hayvan Barınaklarının durumları ise malum, kötü fiziki şartlar
ve eleman yetersizliği. Bu tasarı yasalaşırsa ormanlara atılan hayvanlardan
arta kalanlar barınaklara yığılacak, gönüllülerin emekleriyle
sürdürülebilirliğini sağlayan barınaklarda ise kısa bir süre sonra ise
gönüllüler çıkartılıcak ve bu barınaklardaki sokak hayvanları gönüllü
hayvanseverlerin sosyal denetim fonksiyonundan kurtulacak olan maaşlı ve
işlerine lanet eden kadrolu çalışanların insafına bırakılacak. Barınaklardaki hayvan
ölümleri artarsa hiç şaşırmayalım. Hadi son sözü de damardan (dinden)
söyleyelim : 1910’de 80 bin sokak köpeği İstanbul’dan toplanıp Hayırsız Ada’ya
gönderilmiş, sonra da orada açlıktan birbirlerini yemişlerdi. Hemen ardından da
bir dizi felaket yaşanmıştı. Bu defa sokak hayvanlarının toplatılması İstanbul
ile sınırlı tutulmayacak Türkiye genelini kapsayacak. Sakın bu kez felaketin
daha büyüğünü yaşamayalım. Mesela; bir büyük yangın, bir büyük deprem ya da bir
Suriye savaşı. Artık Allah bilir.
Farkındayım; kadını çekirdek çitler gibi döven ve hatta
öldüren, sevincinde-hüznünde havaya sıktığı tabancayla elalemin canını alan,
mangal yaparken orman yakan, turist kıza tecavüz etmeden memleketine
göndermeyen, eşeği, tavuğu ve hatta ördeği tecavüzünden ırak tutmayan, yol
levhalarını çalan, hurda demir diye satan, yol boyunca döşeli elektrik
kablolarını araklayıp nafakasını çıkaran, mezarlılara konan taze çiçekleri
anında hiç eden, trafikten kurtulmak için ambulansın peşine yakınıymış gibi
arabayla takılan, hayali şirketlerle devleti trilyonlarca zarara uğratan ve
daha sayısız maharetleri bulunan bir kısım yurdum insanı için bu benim Hayvan
Hakları savuculuğum da “kadın aklınla hadi lan ordan” hesabı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder